Pasif Agresiflerle Nasıl Başa Çıkılır?

Hayatımızın normal akışında, sosyal olmanın, çalışmanın, hayatta kalabilmenin doğal bir şartı olarak duygularımızı, düşüncelerimizi, ihtiyaç ve isteklerimizi ifadelendirmemiz gerekir. İfadelendirmenin yanında birey olarak haklarımızı biliriz ve gerektiğinde bu haklarımızı savunuruz. Bunu yapmanın en ideal yolu güvenli davranış şeklidir. Güvenli davranışlar kullanarak hareket eden bireyler, düşüncelerini, duygularını, istek ve ihtiyaçlarını olumlu ve özgüvenli bir dille ifade ederler;  sorumluluklarının farkındadırlar,  neyi yapıp neyi yapamayacaklarını bilirler ve yapamayacaklarını bile rahatlıkla ifade ederler.

Pasif-agresif davranışlar sergileyen kişiler kendilerini güvenli şekilde ifade edemezler; duygularını, düşüncelerini, istek ve ihtiyaçlarını ya saklarlar ya da dolaylı yollarla, imalarla ifade etmeyi tercih ederler. Bazen sadece “Hayır” diyerek çözebilecekleri basit konularda bile kabul etmiş ve uyum sağlamış gibi görünüp daha sonra işi sabote etmeye yatkındırlar.  Aslında pasif-agresif kişi iç dünyasında agresif duygular ve düşünceler barındırır; ancak bu agresif duygu ve düşüncelerin dışavurumu pasif ve olumsuz şekilde gerçekleşir.

Pasif-agresif davranışlar bir çok insan tarafından zaman zaman başvurulan bir savunma mekanizması haline gelebilir. İş dünyasında performans baskısının yüksek olduğu göz önüne alınırsa bu davranışlara az da olsa rastlamak normal kabul edilmelidir. Diğer yandan, bu davranışın iş ortamlarında sık kullanımının, çalışan ilişkilerini, performansı ve verimliliği etkilediği bilinmektedir.

İş hayatında pasif-agresiflerle nasıl başa çıkarız?

-Öncelikle pasif-agresif davranış genel bir tutumsa, kolay değişmeyeceği kabullenilmeli! Çocukluktan gelen ve otomatik hale gelmiş bu davranış biçimi kişilerin savunma mekanizmalarını destekler. Eğer işe ve ilişkilere çok yansıyan problemli bir durum oluşmuşsa bu kişilere yardım alması önerilebilir. Çevresindeki kişilerin bu süreçte sabırlı olması gerekir.

-Pasif agresifler en çok şeffaf uygulamaların olmadığı, sınırların kuralların net olmadığı dolayısıyla “yoruma açık” ortamlardan beslenirler. Bu kişilere açık ve direkt olmalıyız.

-Olumsuz sonuçlanan bir durumun hemen ardından kişiye net geribildirim vermeli; “Keşke böyle yapmasaydın” gibi çözüm içermeyen veya “Nasıl böyle davranırsın” gibi suçlayıcı ifadeler yerine “Bundan sonra mutlaka şu şekilde hareket etmeni bekliyorum” gibi net yönlendirmeler yapmalıyız.

-Kontrollü ve soğukkanlı olmalıyız; pasif-agresif davranışı eleştirirken kendimizi bu şekilde davranır halde bulmamalıyız. Ayrıca pasif-agresif kişilerin sert bir çıkışı silah olarak kullanabilecekleri unutmamalıyız.

-Konunun “kişisel” hale gelmesine izin vermemeli, problem/yapılması gereken ne ise sadece ona odaklanmalıyız. Konuyu değerlendirirken “Söylediklerinden şunu anlıyorum..” gibi ifadelerle yansıtma yapmak ve konunun özünden sapmasına izin vermemek işe yarayabilir.

-Birlikte çalıştığımız kişileri iyi tanımalıyız, pasif-agresif kişinin iç dünyasında yaşadığı, duyguyu ve kaygıyı anlamak,  güvene dayalı ilişki kurmak ve olumlu bulunan davranışları takdir eden, teşvik edici ve yapıcı bir iletişim dili kullanmak, pasif-agresif kişinin zamanla size uyum göstermesini sağlayabilir.

-Özellikle özgüveni düşük kişiler, pasif-agresiflerin bahanelerinden ve kendilerini mağdur konuma sokan çıkışlarından etkilenerek kendilerini suçlamaya eğilimli olabilirler. Sorumluluk alanlarının net çizilmesi çalışanlar arasındaki dengeyi sağlamak için kritik olacaktır.

Özge BERÇİN
Psikolog – Profesyonel Koç Eğitmen – İK Danışmanı