“İçimde sürekli bir sıkıntı var.” “Hep yakınlarıma bir şey olacakmış gibi geliyor.” “Eskisinden daha unutkan ve dalgınım.” Kaygılı insanlardan duyduğumuz ortak cümlelerdir. Bu danışanlarımızın ortak özellikleri psikolojilerinin daima alarm halinde olmasıdır. Tahmin edileceği gibi alarm sistemindeki bu bozukluk sadece psikolojiyi etkilemekle kalmaz aynı zamanda fizyolojik sorunlarda yaratır. Peki endişeyi azaltmak için neler yapabiliriz?
1 -İlk olarak kendinize şu soruları sorun,
Bu konularda endişelenmek gerçekçi bir yaklaşım mı?
Kaygılandığım şeyin gerçekleşme oranı nedir?
Eğer korktuğum olursa, en kötü ne olur?
Bununla başa çıkabilir miyim?
Eğer düşündüğüm şey olursa, bunun benim için anlamı nedir?
2-Spor bir ilaç olsaydı, bugün en çok satan ilaç olurdu.
Vücudumuzun spor yaparken salgılanan hormonlara ihtiyaç var. Kaygının insanı yorduğunu biliyoruz. Enerjinizi fazlasıyla tükettiğinizi, hiç bir şey için gücünüz olmadığını düşünüyor olabilirsiniz, ancak durum tamamen ters orantılıdır. Spor yaptıkça enerjiniz artacaktır ve eskisi kadar halsiz olmayacaksınız. Psikolojinizin sporsuz kalmasına izin vermeyin, düzenli sporun faydalarından yararlanın.
3-Kaygılı insan gelecekte yaşar. Anı yakalayamazlar.
“Eğer böyle olursa.. Eğer şöyle olursa..” gibi cümleleri vardır. Gün içerisinde sık sık anda kalma pratikleri yapın. Etrafınıza bakın ve
5 obje gördüğünüz,
4 şey hissettiğiniz,
3 şey duyduğunuz,
2 şey kokladığınız,
1 ağzınızdaki tada odaklanın.
4-Kaygılı insan olabilecek ihtimaller arasında en kötüsünü düşünmeye meyillidir.
Eğer ihtimaller hakkında konuşuyorsak, en kötü olasılık ile en iyi olasılığın başınıza gelme ihtimali aynı orandadır. O zaman aynı şekilde keyifli de olmak gerekir.
5-Kaygılı insan kafasında senaryo yazar, yazmakla kalmaz birde o senaryoya film çeker ve içinde oynar.
Senaryo üretmeyi bırakamıyor olabilirsiniz, en azından o senaryoya film yapmayın. Yani kaygılarınızı görselleştirmeyin, bırakın düşüncede kalsın.
6-Belirsizlikten kimse hoşlanmaz ancak bazı insanlar asla katlanamaz.
Belirsizliğe karşı olan toleransınızı artırın. John Lennon’un da dediği gibi “Hayat, siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir.” Elbette planlar yapmak sağlıklıdır, ama sürprizler de hayatın bir parçası.
7-Nefes hayattır.
Doğru kullanımı, kasların gevşemesine dolayısıyla vücudun ‘tehlikedeyim’ sinyalinin kesilmesine sebep olacaktır. Kaygılandığınızda, strese girdiğinizde diyafram nefesi alın. Vücut rahatlamaya başlayacaktır.
8-Kendi kendinize konuşurken kurduğunuz cümleler kaygı için önemlidir.
Eğer kendi kendinize “Çaresizim, yetersizim” diyorsanız hemen bu düşünce kalıbını hayatınızdan çıkarın. Bunların yerine “Ben ….. başa çıkabilirim” düşüncesini mottonuz yapın.. Buna inanabilmek için de geçmişte başa çıkabildiğiniz olayları listeleyebilirsiniz.
9-Yazı yazmanın kaygı üzerinde enteresan bir etkisi var.
Birçok zaman kaygılar kağıda döküldüğünde kendiliğinden kaybolur. Yazı yazmanın kaygı üzerindeki etkisini sizde kullanın.
10-Kaygı tüm uyku ve yemek düzeninizi bozmuş olabilir.
Kendinizde uyku ve yeme ritüeli oluşturun. Ilık bir duş alıp her akşam aynı saatte yatabilirsiniz ve yemek planı oluşturabilirsiniz.
Tüm bunları denedikten sonra kaygınızda bir azalma görmezseniz, bir uzman desteği almanızı öneririm. Bazı travmalar ya da önemli yaşam olayları psikolojinizi derinden etkilemiş olabilir.
Uzm. Klinik Psk. Merve Özgüven