Dijital dünya ve kendini yönetmek

Evden hiç çıkmadan, tüm ihtiyaçlarımızı karşılayabildiğimiz bir zamandayız. Aplikasyonlar diyarından market siparişimizi verebilir, yemek tarifleriyle istediğimiz yemeği pişirebilir, faturalarımızı ödeyebilir, beğendiğimiz kıyafeti sipariş edip eve teslim ettirebiliriz. Kendimize ihtiyacımıza uygun bir spor programı yapabilir, internet videolarıyla müzik aleti çalmak gibi bir çok şey öğrenebiliriz.

Peki ya eğlence dediğimizde, onun da sınırı yok; oyunlar, sohbetler, eğlenceli fotoğraflar ve videolar gibi bir sürü alternatif var.

Para kazanmak gerek, sürekli evde nasıl olacak diye sorduğumuz zamanlar da eskide kaldı. Artık evden çalışma kavramı hayatımıza iyice girdi, bir çok iş internet üzerinden yapılabilir durumda.

Tüm bunların yanında internet üzerinden kendi hayatımızı, anılarımızı, görüşlerimizi takipçilerimizle paylaşıp, arkadaşlarımızı ve hayranı olduğumuz kişileri de takip edebiliyoruz.

Evden çıkmadan sosyalleşmeyi tam bir sosyalleşme sayamayız. Araştırmacılar bunun sanal bir doyum yarattığını, gerçek olmayan kimlikler oluşturulduğunu ve günün sonunda bunun insanları mutsuzlaştırdığını söylüyorlar.

Dünyada internetin ve sosyal medyanın en çok kullanıldığı ülkelerden birinde yaşıyoruz. Bu durum belli avantajlar ve dezavantajlar yaratıyor. Sosyal ve toplumsal açıdan etkileri söz konusu olduğunda şu avantajları sayabiliriz..

Sosyal ve toplumsal açıdan dezavantajları da var.. Dijital dünyada vakit geçiren herkesi aynı şekilde etkileyeceğini söyleyemesek de, en sık karşılaşılması beklenenler şöyle;

İyimser yaklaşımla baktığımızda, dijitalleşme hayatımıza inanılmaz bir kolaylık getirdi. Bununla beraber bir geçiş sürecine girdik ve bu teknolojiyi hayatımıza, çalışma şeklimize, ilişkilerimize en ideal şekilde nasıl adapte edebileceğimizi sorguluyoruz.. Güçlü bir kaynak ve teknoloji şu an elimizde. Kahve gibi tükettiğimiz bir çok şeyde az karar çoğu zarar yaklaşımına aşinayız, toplumsal hayatta kişileri sosyal medyada paylaştıkları kadar tanımak ve sosyal medyada paylaşılan kadar bilgiye sahip olmak gibi bir sonuçla karşılaşmak istemiyorsak, dijital teknolojiyi ihtiyacımıza uygun şekilde ve işimize yarayacak kadar kullanma iradesini göstermeyi öğreneceğimizi umuyorum. En azından bu iradeyi göstermeyi öğrenenlerin daha dengeli ve mutlu bir yaşama sahip olacaklarını, bu irade gösterilmediğinde ise internet bağımlılığı gibi rahatsızlıklarla ve mutsuzlukla baş etmeye çalışılacağını tahmin edebiliriz.

Özge BERÇİN
Psikolog – Profesyonel Koç Eğitmen – İK Danışmanı