Son günlerde sıkça karşılaştığımız bir kavram, öz- şefkat.
Peki, tam olarak nedir ve hayatıma nasıl entegre edebilirim?
Öz- şefkat kişinin özüne doğru yönelttiği merhamet ve anlayıştır.
Öz- şefkat bireye mükemmel olmadığını, hata yapabileceğini ve karşılaştıkları zorlukların sadece kendilerine özel olmadığını, tüm bireylerin böyle hissedebileceğinin farkına varmayı içerir. Bireyin kendisine karşı anlayış geliştirmesini sağlar.
– Öz-şefkat : Kendime anlayışla yaklaşıyorum,
– Öz-şefkat : Kendimi olduğum gibi kabul ediyorum,
– Öz-şefkat : Nasıl mutlu oluyorsam acı da çekebiliyorum,
– Öz-şefkat : Kendimi eleştirmeden, yargılamadan dinliyorum,
– Öz-şefkat : Yaşadığım duyguları ne abartıyorum ne küçümsüyorum,
– Öz-şefkat : İnsan olduğumu biliyorum ve tüm duyguların (mutluluk, üzüntü, nefret, neşe, iğrenme, korku, şaşkınlık, cesaret, güven, aşk vb.) bende de olduğunun farkındayım, diyebilmektir.
‘’Bu hatayı yapmamalıydın; sen tam bir aptalsın! Bu kadar basit bir hatayı nasıl yaparsın!’’
– Yukarıdaki cümleler tanıdık geliyor mu?
– Siz bu cümleleri sevdiğiniz kişiler acı çekerken ve pişmanken onlara söyler misiniz?
– Yoksa daha çok kendiniz acı çekerken ve pişmanken mi böyle cümleler kuruyorsunuz?
– Peki, neden başkaları için anlayışlı olabiliyorken kendinize karşı acımasızca
davranıyorsunuz?
– Elimden bir şey gelmiyor, başka çarem yok mu diyorsunuz?
Gelin bir de ‘’öz- şefkatli’’ bakış açısıyla kendimizi dinleyelim;
‘’Ben tüm duygulara (mutluluk, üzüntü, nefret, neşe, iğrenme, korku, şaşkınlık, cesaret, güven, aşk vb.) sahip olan bir insanım. Sevdiğim insanlar mutsuz olduklarında nasıl onlara şefkat gösteriyorsam, kendime de öyle yapıyorum. En yakın arkadaşım üzgünken onu nasıl teselli ediyorsam, kendime de öyle davranıyorum. Ben kendime karşı anlayışlıyım. Nasıl başkalarının üzüntülerine karşı açık ve duyarlıysam, kendime karşı da sabırlı ve şefkatliyim. Tüm insanların kusursuz olmadığını ve hatalar yapabildiklerini biliyorum. Bir hata yaptığımda kendimi acımasızca eleştirmek, hırpalamak yerine kendimi dinliyorum. Bu acı veren duyguları aynı durumda başkalarının da hissedebileceğini biliyorum. Tüm bunları kendime her gün hatırlatmak zorunda da değilim (‘bugün iyiyim ve mutluyum’ diye her gün tekrar etmek gibi) çünkü yaşadığım şeylerin gerçek olduğunu ve her zaman mutlu olmak zorunda olmadığımın farkındayım. Kendime problemlerimi çözmek için baskı kurmuyorum, onları kabul ediyorum. Onun yerine, kendimi ‘’nasihat etmeden dinlemeye hevesli bir dost’’ gibi dinliyorum.
Problemlerimi, zayıf yönlerimi, eksikliklerimi biliyorum ve kendime sertçe değil dostça yaklaşıyorum. Değişmek istiyorum ama başaramıyorsam hazır olmadığımı fark edebiliyorum ve kendimi kabul ediyorum. Hazır olduğumda nasılsa farklı olacak, önce kabullenmem gerektiğinin farkındayım. Tüm bunları bencillik olarak da görmüyorum çünkü çevremdekileri mutlu etmek, keyifli olmalarını sağlamak için önce benim böyle hissetmem gerektiğinin bilincindeyim. Aklımı kurcalayan bir sorun varsa onu düşünmeyi engellemek, kendimi suçlamak yerine kendime izin veriyorum ve düşüncelerimi akışına bırakıyorum.
‘’Öz- şefkat’’ anlayışını hayatımıza katmak için birkaç egzersiz:
– Düzenli olarak müzik dinlemek, yürüyüş yapmak, sinemaya gitmek, futbol veya basketbol oynamak gibi sevdiğiniz aktivitelere zaman ayırın.
– Yoğun stres altında ve duygu, düşünce karmaşası içindeyken; bu anlarda kendinize bir mantra seçin (yani anlamlı hatırlatıcı cümle); ‘bu da geçer’, ‘daha iyi olacak’, ‘bilmiyorum’, ‘bana özen göster’ ya da sadece ‘evet’ diye zihninizde bu kelimeleri tekrar edin ve zihninizi yatıştırın.
– Yoğun stres altında ve duygu, düşünce karmaşası içindeyken; hayal kurun, düşüncelerinizin derede akıp giden yapraklar gibi ve her bir yaprağın zihninizde
olanları da alıp götürdüğünü hayal etmek gibi.
– Düşüncelerinizi hafifletmek için bir diğer stratejide güçlü yönleriniz üzerine düşünmektir; kendinize ‘eğer bir mucize olsaydı ve sorunun gece uyuduğunda
çözülüverseydi, bu sorunun çözüldüğünü nasıl anlardın ve değişen ne olurdu?’ diye sorun.
– Sizi gerçekten seven birini aklınıza getirin. Önemsenme duygusu beyninizin derinlerindeki bağlanma sistemini harekete geçirir ve bu da kendinize olan duyarlılığı başlatır.
– Doğal sevgi ve şefkat bağlarınız olan birini düşünün. Bu bir çocuk olabilir, sevdiğiniz bir kişi de hatta bağ kurduğunuz bir hayvanınız da. Bu basit akım şefkati arttırır.
– Yukarıdaki kişilere duyduğunuz duyarlılığı ve anlayışı kendiniz için de geliştirin ve sıkıntılarınızı fark edin, kendinize iyi dilekler gönderin.
– Avuç içinizi yanaklarınızın veya kalbinizin üzerine koyup, acı çeken bir çocuğa verebileceğiniz sıcaklığı ve şefkati hissedin ve şu cümleyi tekrarlayın; ‘tekrar mutlu olmayı ve şu anda yaşadığım sıkıntının geçmesini bekliyorum ve diliyorum’
– Tüm bu alıştırmaları uygulayarak anlayış duygularınızı açın ve sizden veya başka birinden gelen şefkatin kaynağını zihninizin derinliklerinde bulun ve de bu duygunun sizi sakinleştirmesi ve iyileştirmesine izin verin.
Unutmayın; çaresizseniz çare SİZsiniz !
Begüm Toprak
Uzm. Psikolojik Danışman& Psikolog