Normal koşullarda insanlar bir tehdit karşısındaysa stres hormonları geçici olarak artar. Tehdit ortadan kalkınca hormonlar dağılır ve beden normale döner. Yani travma yaşantısından sonra zihnin verdiği koruyucu tepki normale döndüğünde, bedenin tepkilerinin de olayın ardından normale dönmesi beklenir. Bazen travma yaşayan insanların stres hormonlarının temel düzeye dönmesi daha uzun zaman alır. Bu onarıcı süreç engellendiğinde ise, işlemleme gerçekleşmez ve travmatik olayın etkileri yerleşir ve söz konusu kişi travmatize olur. Stres hormonlarının sürekli olarak yükselmesine bağlı olarak travmatik kişilerde, hafıza ve dikkat problemleri, sinirlilik ve uyku bozuklukları görülebilir. Ayrıca bireyin bedenindeki en zayıf noktaya bağlı olarak uzun vadeli sağlık sorunlarına da neden olurlar.
Travmatize insanlar, gösterdikleri negatif semptomlar nedeni ile kendilik algılarında ve davranışlarında kısıtlamalar yaşarlar. Bu semptomların uzun süredir var olması bazen bu durumun kişiliğin değişmez karakteristiği gibi zannedilmesine yol açar. Bu yüzden travma yaşayan kişiler aynı sorunları tekrar tekrar yaşarlar ve her seferinde deneyimlerinden bir şeyler öğrenme konusunda sorunlar yaşarlar. EMDR’ye göre aynı sorunların tekrar yaşanmasında, bireyde gözlenen rahatsızlıkların, olumsuz duygu, düşünce, davranış ve kişilik özelliklerinin arkasında, uyum ve işlev bozucu, işlenmeden ve izole bir şekilde depolanmış travmatik anılar yatar. Kişinin kendisi ile ilgili olumsuz inançları (örn: Ben aptalım), olumsuz duygusal tepkileri (örn: başaramamaktan korkma) ve olumsuz somatik tepkileri (örn: sınavdan önceki gece karın ağrısı) problemin kendisi değil, semptomların bugünkü dışavurumlarıdır. Bu olumsuz inanç ve duygulara yol açan işlenmemiş anılar, şimdiki zamandaki olaylar tarafından tetiklenmektedir.
EMDR Nasıl İşliyor?
EMDR teorisinin altyapısını oluşturan Adaptif Bilgi İşleme Modeline göre beyin, fizyolojik temelli bir sistemle, her yeni deneyim aracılığı ile kendisine ulaşan bilgiyi işler ve işlevsel hale getirir. Duygu, düşünce, duyum, imge, ses, koku gibi bilgiler işlenip ilişkili anı ağlarına bağlanarak bütünleşir. Böylece o deneyimle ilgili öğrenme gerçekleşir. Edindiğimiz bilgiler gelecekte tepkilerimizi uygun bir şekilde yönlendirmek üzere depolanmış olur. Bu sistem normal çalıştığında ruh sağlığını ve insan gelişimini öğrenme yoluyla desteklediği için adaptif, uyumlu bir mekanizma olarak kabul edilir.
Travmatik veya çok fazla rahatsız eden olaylar yaşandığında bu sistem bozuluyor gibi gözükmektedir. Yeni bilgi işlenip mevcut anı ağına entegre olmaz. Deneyimi anlamlandırabilmek için anı ağlarındaki işlevsel bilgilerle bağlantı kurulamaz ve akıl sağlığına uygun sonuçlar çıkarılamaz. Sonuç olarak öğrenme gerçekleşmez. Duygular, düşünceler, imgeler, sesler, beden duyumları yaşandığı haliyle depolanır. Bu nedenle bugün yaşanan bazı durumlar bu izole kalmış anıları tetiklerse, kişi o anının bir kısmını ya da bütününü yeniden yaşar gibi etkilenir.
EMDR, bu tür izole anıların işlenmesini sağlayan fizyolojik temelli bir terapidir. Beynin zamanında yapamadığı işlemi yapmasını sağlar. Kilitli kalmış anı ile diğer anı ağları arasında ilişki kurulması, öğrenmenin sağlanarak bilginin adaptif bir şekilde depolanması mümkün olur. Danışan artık rahatsız olmaz ve anıyı yeni ve sağlıklı bir perspektiften görür.
İyileşmenin birinci ilkesi, bireyin güçlendirilmesidir. Başkaları, tavsiye, destek, yardım, sevecenlik ve bakım sunabilir fakat tedavi sunamaz. Bu temel güçlendirme ilkesi gözetilmeden yardım amaçlı yapılan pek çok iyicil ve iyi niyetli girişim sonuçsuz kalır. Ne kadar doğrudan onun çıkarınaymış gibi görünürse görünsün, gücünü bireyin kendisinden almayan hiçbir müdahalenin, bireyin iyileşmesini sağlaması mümkün olmaz. Halbuki travma iyileştirilebilir ve bununla da kalmayıp doğru destek ve rehberlikle dönüştürücü de olabilir.
Sonuç olarak; EMDR terapisi ile sadece semptomlar ortadan kalkmaz. Yeni bakış açısının kazandırdığı pozitif inançlar ve olumlu duygular kişinin kendisine, ilişkilerine, dünyaya bakışını da olumlu yönde değiştirip kişisel gelişim sağlar. Travma iyileştiğinde kişinin hayat kalitesini artırabilen bir dönüşüm de gerçekleşir. Yani travma kaderimiz olmak zorunda değildir…
M. Melis KAYA
Sosyal Hizmet Uzmanı (MSW)
Aile Danışmanı
Avrupa Akredite EMDR Uygulayıcısı (Practitioner)
YARARLANILAN KAYNAKLAR
- Herman, Judith. (2016) Travma ve İyileşme; Şiddetin Sonuçları, Ev İçi İstismardan Siyasi Teröre. (Çev. Tamer Tosun), Literatür Kitabevi, 4. Basım, İstanbul.
- Levine, Peter A. ve Ann Frederick (2013). Kaplanı Uyandırmak: Travmayı İyileştirmek. (Çev. Zeynep Yalçınkaya, Ed. Pantha Nirvano), Butik Yayıncılık, İstanbul.
- Shapiro, Francine (2016) EMDR: Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme, Temel Prensipler, Protokoller ve Prosedürler. (Çev. Murat Şaşzade, Işıl Şansoy, Çev. Ed. Asena Yurtsever, Zeynep Zat, İnci Canoğulları, Zeynep Özmaeydan), Okuyan Us Yayıncılık, İstanbul.
- Shapiro, Francine (2017) EMDR Terapisi Teknikleri İle Acı Anıları Silmek. (Çev. Fezal Gülfidan), Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul.
- Van Der Kolk, Bessel A. (2018) Beden Kayıt Tutar: Travmanın İyileşmesinde Beyin, Zihin ve Beden. (Çev. Nurdan Cihanşümül Maral, Çev. Ed Önder Kavakçı, Hayal Demirci), Nobel Yaşam Yayınları, İstanbul.
- www.emdr-tr.org