“Çocukken kendimi kötü hissettiğimi aileme (annem/babam) söylediğimde bana inanmadı/beni umursamadı.”
Bu sözü yetişkin olarak depresyon tanısı almış olan ve terapiye gelen danışanlardan defalarca duyabiliyoruz. Bu söz, kendilerini en kötü hissettikleri anıya dair zihinlerine gelen en rahatsız edici resmi temsil ediyor. Anlaşılmamak, dinlenilmemek, umursanmamak ile ilgili algıyı anlatıyor. Karşımıza yetişkin olarak geliyor olsalar da hayat hikâyelerini alırken, kendilerini ilk kez ne zaman kötü hissetmeye başladıkları sorulduğunda, çoğunluğu ilkokul dönemi yaşlarını söyleseler de 6 yaşında başladığını söyleyen danışanlar da olabiliyor. Kendilerini kötü hissetmeye başladıkları andan itibaren hayatlarının hangi aşamasında, bilinçli olarak farkında bile olmadıkları intihar düşüncesinin ilk kez ne zaman geldiğine dair hikâyeleri de durumu daha iyi açıklıyor.
“Ana sınıfına giderken bir keresinde yastığı sıkıca yüzüme bastırmıştım. Ta ki nefessiz kalana kadar… Ne olduğunu niye sinirlendiğimi hatırlamıyorum… Çok öfkeliydim…”
“Çocukken çok sessizdim. İçime kapanık bir çocuktum. Öyle kendi halimde… Okulda da çok arkadaşım yoktu… Zaten hiç gitmek istemezdim… Her şey gereksiz geliyordu, bir anlam ifade etmiyordu.”
“İlkokula gidiyordum Evde sürekli bağırış çağırışlar vardı, artık dayanamıyordum, her şey bitsin istiyordum…”
“Lisedeydim, 14-15 galiba… Bir keresinde camdan aşağı öylece bakıyordum. Evimiz yüksekteydi… Bir şey düşünmüyordum. Zihnim bomboştu… Sadece aşağı bakıyordum… Öyle atlama falan düşüncesi yoktu o anda kafamda. Sonra birden kendimin yerde cansız yatarkenki hali gözümde belirdi, hemen geri çekildim.”
Bu ve bunun gibi ifadeleri bir yetişkinden dinlerken o anda fark edilen şey aslında yeni depresyon tanısı almış bir yetişkin değil, çocukluk çağı depresyon tanısı geç konulmuş bir olgu olduğu düşünülebilir. Bununla ilgili olarak ebeveynler de sorunun o kadar erken başlangıçlı olabileceğini kabullenmekte zorlanmaktadırlar. Ancak bilinmelidir ki çocuk ve ergenler, kendilerine ve dünyaya karşı son derece savunmasız olabiliyorlar ve yaşadıklarını söyledikleri depresif acıların en iyi bilgi kaynağı yine kendileridir. Seslerini duyurmaya çalıştıklarında, yardım çağrısı yaptıklarında, iyi dinlemeyi bilmek gerekmektedir.
Umarım bu bilgiler, çocukları duymamıza ve dinlememize faydası olur ve acı çekilen çocukluktan, acı çeken yetişkine dönüştüren bu süreç önlenebilir. Çünkü çocuklukta başlayan depresyonun ergenlikte ilerlemeye devam etmesi ve yetişkinlikte yüksek hasar riski oluşturması, beklenen ve kaçınılmaz olan bir durum olarak önümüze çıkmaktadır. Ne kadar erken başlangıçlı olduğu, depresif atakların uzunluğu, sıklığı, şiddeti, hasar derecesinin büyüklüğü, stres faktörleri ve olabildiğince erken tanı konulmasına göre iyileşme oranı ve iyileşmenin süresi değişmektedir.
İntihar riski ve uygun güvenlik önlemleri de göz ardı edilmeden konusunda deneyimli psikiyatri uzmanının gözetiminde ilaç düzenlemesi ile deneyimli bir terapist tarafından sağlanan terapi tedavisi birlikte yürütülmelidir.
M. Melis KAYA
Sosyal Hizmet Uzmanı (MSW)
Aile Danışmanı
Avrupa Akredite EMDR Uygulayıcısı (Practitioner)