Pozitif psikoloji en basit şekilde “var olana” odaklanır. Eksiklerin giderilmesi ve yanlışların düzeltilmesine odaklanan sistemler, genel olarak yetersizlik duygusu uyandırır. Eleştiri kültürünün oluşmasına ve memnuniyetsizliğin doğmasına sebep olur. Oysa ki pozitif psikoloji güçlü olana, hali hazırda iyi yapılana ve potansiyel olarak geliştirilebilecek olana odaklanır. Eksikler göz ardı edilmez, eksiklerin varlığı kabul edilir ve önemli olan güçlü yönleri, iyi olanı kullanmaktır.
İşyerinde pozitif psikoloji nasıl uygulanıyor?
- Performans sistemi geçmişte neyi yapamadığını söylemenin ve yapamadıklarını yaptırmaya çalışmanın ötesine geçer, geçmiş dönemde yaptıklarını öne çıkarır, bundan sonra yapabileceklerini de buna göre belirler. Ali ekip arkadaşıyla yaşadığı sıkıntıyı değil, tamamladığı projelerinde kuruma, ekibine ve kendisine kattıklarının farkına varır, bu katkıyı hangi becerilerini kullanarak oluşturduğunu özümser ve sonraki hedeflerini oluştururken bu becerilerini kullanabileceği hedefler belirler.
- Geribildirim verme yöntemine yansır. Tüm çalışanlar iyi bir şey yaptıklarında davranış odaklı takdir alırlar ve başkalarını da takdir etmeyi öğrenirler. Bu takdir günümüzde takdir deyince anlaşılan tüm yönetim CC’li “teşekkür”den farklıdır. Ali hangi davranışının nasıl bir katkı yarattığını bilir. Bu sistemde Ali’nin oluşabilecek riskleri önceden hesaplayarak zamanında önlem almış olması çok değerlidir, Ali hangi davranışıyla fark yarattığının farkındadır ve bu sonraki çalışmalarında da görülmek istenen bir davranıştır.
- Eğitim gelişim süreçleri planlanırken çalışanın yapamadıkları değil, yapabileceklerine odaklanılır. Ali insan odaklı bakmakta zorlanıyor ve birlikte çalıştığı kişilerin ihtiyaçlarını göremiyor olabilir. Bu kolayca edinilebilecek bir davranış değildir, pozitif psikoloji Ali’nin diğer özelliklerine bakar ve, ya sahip olduğu hangi özellikleri ile bu sorunu aşabileceğini bulmaya çalışır veya tüm ekibin bu durumu kabullenerek hareket etmesini bekler. Ali sahip olduğu iletişim becerilerini kullanarak, empatik bakması gereken durumlarda iş arkadaşlarının ona rahatlıkla açılmasını sağlamayı öğrenebilir. Veya iş arkadaşları Ali’nin bu özelliklerini bildiklerinden Ali’den beklentileri bu yönde olmaz ve Ali’nin artılarını kullanmayı öğrenirler. Şirketi ise Ali’nin sahip olduğu iletişim becerilerini iyileştirerek daha iyi kullanmasını sağlamaya çalışır.
- Pozitif bakmak, anlık krizlere çözüm odaklı yaklaşmaktır. Beklenmeyen bir kriz oluştuğunda çalışanlar problemin sorumlusunu bulmaya değil, problemin nasıl çözülebileceğine odaklanırlar. Olası çözüm alternatifleri düşünürler. Pozitif psikolojinin uygulanmadığı ortamlarda eleştiri kültürü ile çalışanlarda suçlanma kaygısı oluştuğundan, sorunların ortaya çıkmasının gecikebildiği, sonucunda sorunun daha çok büyüyebildiği ve çözüme ulaşmanın zorlaşabildiği görülüyor.
- Departmanlar arası işbirliği konusu şirketlerin sıklıkla zorlandığı bir konudur. Pozitif psikoloji iyimser bakış açısının yarattığı etkiyle iletişim ortamını güçlendirir ve departmanlar birbirleri ile sahip oldukları kısıtları ve yapabileceklerini açıkça ve yapıcı bir üslupla paylaşır. Bu da çatışmaları azaltır. Ortak hedef ve ortak çözüm bilinci pekişir. Ali üretimin teslimatı geciktirmesinden dolayı üretim sorumlusuna kızmak yerine, onunla bir araya gelerek bu durumu nasıl yönetebileceğini konuşmayı alışkanlık haline getirir.
- Kurum içi iletişimde tüm mesajlar olumlu ve pozitif bir dille yazılır. “Biz müşterilerinin isteklerine zamanında dönüş yaparız” der ve bu davranışı kültür haline getirir. Yasaklar konuşulmaz. “Burada sigara içmek yasaktır” demez, “lütfen sigaranızı dışarıda belirlenmiş alanda içiniz” der.
Çalışanın motivasyonuna, verimliliğe katkısı nedir?
İyimser bakış açısı ve güçlü yöne odaklanmak iş süreçlerine entegre edildiğinde, mutluluk odaklı kurumsal iklim oluşuyor; ilişkiler güçleniyor, işbirliği artıyor, bağlılığı yüksek çalışanların ve gelişime inovasyona yönelmiş bakış açılarının olduğu iş ortamları oluşuyor.
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi, su, yemek ve güvenlik gibi temel ihtiyaçlar karşılandıktan sonra insanların, sevilme, yakın ilişkiler kurma, saygı görme, tanınma ve kendi yeteneklerini kullanabilme, kendisine anlamlı gelen şeyi yapma motivasyonuyla hareket ettiğini gösteriyor. Pozitif psikoloji bu teoriyle uyumlu çalışıyor.
Çalışan tarafından bakıldığında motivasyonu artıran bir kurumsal iklim oluşmuş oluyor;
- Çalışan yeteneklerini kullanabiliyor, yeteneklerinin kuruma katkı sağladığını görüyor ve yaptığı işi anlamlı buluyor.
- Başarılarının fark edildiğini görüyor ve kendisini önemli ve değerli hissediyor.
- Kendisini huzurlu bir aile ortamında hissediyor, olumlu güvene dayalı ilişkiler geliştiriyor.
- Kendisini özgür hissediyor ve işini daha iyi ve daha farklı yapabileceği yöntemleri araştırıyor ve deniyor.
Kurum tarafından bakıldığında çalışanların ilişkilere ve yönetimsel uygulamalara değil sadece işe odaklandıkları bir ortam oluştuğundan kurumun verimliliğinin ve marka değerinin arttığı görülüyor ;
- Çalışanın yeteneklerini kullandığından alabileceği en yüksek verimi almış oluyor.
- Yüksek çalışan bağlılığı ile bilgi ve uzmanlık kaybını minimuma indiriyor.
- Olumlu yapıcı iş ilişkileri, çatışmaları azaltıyor, problemler daha hızlı çözülüyor.
- Fikirlerinin saygı göreceğine inanan ve pozitif düşünen çalışanlar yeni fikirler üretiyor. Sürekli gelişim ve inovasyonu mümkün kılıyor.
- Geliştiren, ilham veren liderlik ortamı oluşuyor.
- Çalışana değer veren çalıma ortamı kurumun marka değerinin güçlenmesine ve yetenekli çalışanları çekmeye yarıyor.
Şirkete nasıl yayılıyor? Yani tüm yöneticilerin ve çalışanların bu kültürü benimsemesi nasıl sağlanıyor? Pozitif psikolojiye nasıl geçebilir şirketler?
- Öncelikle tüm işe alım, performans, kariyer ve gelişim süreçlerinin yanı sıra iş süreçlerinin yeniden dizayn edilmesi gerekiyor. Kalite/denetim yaklaşımı eleştiri kültürünü besliyor, bu yaklaşımın takdire ve daha iyi olmak için yapılması gerekenler diline odaklanması gerek.
- Kurum içinde kullanılan dil’in eleştiri ve yasak dilinden, çözüme yönelen, var olanı takdir eden ve üstüne inşa eden, objektif bir dil olmasını sağlamak ve önce yapılan duyuruların bu standartlara uyması sonra yavaş yavaş olumlu örnekler öne çıkarılarak kurum içinde yaygınlaşmasını sağlamak gerek.
- Şirketler tüm uygulamalarında tüm çalışanlara, bireysel ihtiyaçları gözeten şekilde esneklik sağlamalıdır. “işine geliyorsa” uygulamaları çalışanı birey olarak değersizleştiren uygulamalardır.
- Bu tarz iklim değişimleri önce üst yönetimde başlamalı, daha sonra alt kademelere doğru inmelidir. Üst yönetimin sahiplenmediği, rol model olmadığı hiçbir yenilik alt kademe çalışanlar tarafından benimsenmez.
Özge BERÇİN
Psikolog – Profesyonel Koç – Eğitmen – İK Danışmanı