Evden hiç çıkmadan, tüm ihtiyaçlarımızı karşılayabildiği
Peki ya eğlence dediğimizde, onun da sınırı yok; oyunlar, sohbetler, eğlenceli fotoğraflar ve videolar gibi bir sürü alternatif var.
Para kazanmak gerek, sürekli evde nasıl olacak diye sorduğumuz zamanlar da eskide kaldı. Artık evden çalışma kavramı hayatımıza iyice girdi, bir çok iş internet üzerinden yapılabilir durumda.
Tüm bunların yanında internet üzerinden kendi hayatımızı, anılarımızı, görüşlerimizi takipçilerimizle paylaşıp, arkadaşlarımızı ve hayranı olduğumuz kişileri de takip edebiliyoruz.
Evden çıkmadan sosyalleşmeyi tam bir sosyalleşme sayamayız. Araştırmacılar bunun sanal bir doyum yarattığını, gerçek olmayan kimlikler oluşturulduğunu ve günün sonunda bunun insanları mutsuzlaştırdığı
Dünyada internetin ve sosyal medyanın en çok kullanıldığı ülkelerden birinde yaşıyoruz. Bu durum belli avantajlar ve dezavantajlar yaratıyor. Sosyal ve toplumsal açıdan etkileri söz konusu olduğunda şu avantajları sayabiliriz..
- Bir sorunla karşılaştığımızda benzer sorunlarla karşılaşan insanları bulma ve onların deneyimlerinden öğrenme şansımız arttı. Bir bilgisayar sorununu nasıl çözebileceğimizi, aynı sorunu daha önce deneyimlemiş kişilerin yorumlarını okuyarak kolayca bulabiliyoruz.
- Nasıl ulaşacağımızı bilmediğimiz uzmanlıklara ulaşma şansımız arttı. Evimizdeki böcekleri kovmak için bir karışım tarifini kolayca bulabiliyoruz.
- Kayıp çocuk, kan arama, bağış toplama gibi toplumsal yardım gerektiren konularda çok hızlıca iletişim ağıyla binlerce insanı haberdar edebiliyoruz. Sosyal yardımlaşma hızlandı.
- Daha önce hiç gitmediğimiz bir yere nasıl gidilir, nereler gezilebilir, gidince nelere dikkat edilir kolayca öğrenebiliyoruz, bilgiye ulaşım iyice kolaylaştı.
- Network kavramı hayatımıza girdi, bağlantı kurduğumuz kişilerle kontağımızı canlı tutabiliyoruz. İhtiyaç oluştuğunda anında kontak kurabiliyoruz.
- Hiç tanımadığımız insanların bile görüşlerine ulaşır ve onlardan etkilenir olduk, sosyal medya kendi popüler figürlerini yarattı.
Sosyal ve toplumsal açıdan dezavantajları da var.. Dijital dünyada vakit geçiren herkesi aynı şekilde etkileyeceğini söyleyemesek de, en sık karşılaşılması beklenenler şöyle;
- Çok fazla ekran başında vakit geçirmek, aynı ev içinde yaşayan kişileri bile birbirinden uzaklaştırmaya başladı.. Aile içi ilişkiler ve bağlar zayıflamaya, insanları bir arada tutan değerler unutulmaya başlandı. Aile içinde bağ oluşturarak kullanılabilecek zamanı, başkalarının hayatlarını beğenerek geçirmeyi tercih etmek yaygınlaştı.
- Belki de yolda karşılaşılsa hal hatır sormayacak kadar az tanınan insanların hayatlarını takip ederek, üretken geçirilecek zamanlar boşa harcanır oldu. Üretim azalınca tüketim arttı, ihtiyaç duyulmayan şeyler internet üzerinden kolayca sipariş edilir oldu.
- Gerçek hayat deneyimleri kısıtlandı, ekran başında geçirilen vakit, yaratıcılığı, problem çözme becerisini, duygusal zeka gelişimini kısıtladı. Bazı uzmanlar bunu robotlaşma olarak yorumluyor.
- Paylaşımların ne kadar beğenildiğini çok fazla önemsendi, onaylanma ihtiyacı arttı. Sosyal ilişkilerdeki dinamikler, paylaşımları beğendirmek, yorum yapmak ve en çok ilgi çekecek paylaşımı yapmaya çalışmak gibi dinamikler üstüne oturdu. Bu durum sanal bir tatmin yarattığından zamanla insanlar gerçek ilişkilerin ve gerçek desteklenmenin ihtiyacını hissetmeye başladı, yalnızlık duygusu arttı.
- Ekran başında görünmemenin verdiği özgürlüğü kullanmak bir konfor alanı yarattı, gerçek dünyada bu konforu bulamayan bazı kişiler özgüven ve girişken davranış problemleri yaşamaya yatkınlaştı.
- İdealize edilen bir kimlik yaratma şansı yakalandı, oh hayat ne güzel paylaşımları yapmak için bazen sanal kurgular oluşturuldu.
- Takip edilen kişilerin mutlu paylaşımlarını referans alınarak, başkalarında olan kendisinde olmayan şeylerle yetersiz hissedildi. Araştırmacılar genel olarak ekran başında vakit geçiren kişilerin okul gibi başarı ölçülen ortamlarda daha düşük performans gösterdiklerini ve kendilerini daha mutsuz hissettiklerini söylüyorlar.
İyimser yaklaşımla baktığımızda, dijitalleşme hayatımıza inanılmaz bir kolaylık getirdi. Bununla beraber bir geçiş sürecine girdik ve bu teknolojiyi hayatımıza, çalışma şeklimize, ilişkilerimize en ideal şekilde nasıl adapte edebileceğimizi sorguluyoruz.. Güçlü bir kaynak ve teknoloji şu an elimizde. Kahve gibi tükettiğimiz bir çok şeyde az karar çoğu zarar yaklaşımına aşinayız, toplumsal hayatta kişileri sosyal medyada paylaştıkları kadar tanımak ve sosyal medyada paylaşılan kadar bilgiye sahip olmak gibi bir sonuçla karşılaşmak istemiyorsak, dijital teknolojiyi ihtiyacımıza uygun şekilde ve işimize yarayacak kadar kullanma iradesini göstermeyi öğreneceğimizi umuyorum. En azından bu iradeyi göstermeyi öğrenenlerin daha dengeli ve mutlu bir yaşama sahip olacaklarını, bu irade gösterilmediğind
Özge BERÇİN
Psikolog – Profesyonel Koç Eğitmen – İK Danışmanı